Metin Lokumcu'nun oğlu: Adalet mücadelesi devam edecek 

BirGün’den Dilan Esen’in haberine göre, Öğretmen Metin Lokumcu, Artvin Hopa’da 31 Mayıs 2011’de, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanı olduğu dönemde protestolar sırasında polisin kullandığı biber gazına maruz kalarak yaşamını yitirdi.

Metin Lokumcu öldürüldüğünden bu yana 10 yıldan uzun süre geçti. Lokumcu cinayetine ilişkin dava, yarın ağır ceza mahkemesinde yeniden başlayacak. Dönemin il ve ilçe emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 13 polisin, Lokumcu Ailesi ve avukatlarının ‘kasten öldürme’ suçlaması istemi yerine ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan yargılandıkları davada, Trabzon 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hâkim karşısına çıkacak. Daha önce Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmalarda, sanıkların talimatla yazılı olarak savunmaları alınmıştı. Ancak 13 sanık fiziki olarak mahkeme salonunda yine bulunmayacak. Sanıkların, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanması bekleniyor.

“BU DAVAYLA BİTMEYECEK”

Ulaş Lokumcu, aradan geçen bunca zamanı hep “Babam öldürüldüğünde 22 yaşında bir üniversite öğrencisiydim, şimdi 32 yaşında bir babayım” sözleriyle anlatıyor. Bu noktaya sadece kendi mücadeleleriyle değil, büyük bir dayanışmayla geldiklerini söyleyen Lokumcu, “Bizim mücadelemize de daha da omuz verdi, bizi daha da güçlendirdi” diyor. Sanıkların, amirlerinin, ‘emir veren’ kişilerin tümünün ‘kasten öldürme’ suçundan yargılanması gerektiğine dikkat çeken Lokumcu, aynı zamanda hak ettikleri cezayı almalarını da istiyor. Sanıkları ilk kez göreceklerini anımsatan Lokumcu, şöyle konuşuyor: “10 yıl sonra ilk kez göreceğiz. Karışık duygular var. Orada 13 kişinin yargılanması benim içimi soğutmuyor. Emir veren kişi belli. Onlar yargılanmıyor. 10 yıl sonra açılan bir dava gibi gözüküyor ama bizim sayısız başvurumuz var. Hepsi reddedildi. Diğerlerinin de yargılanması için elimizden geleni yapacağız. Bitmeyecek.”

10 YIL UZUN SÜRE

Lokumcu, “10 yıl sayınca çok kolay geliyor ama yaşadıklarınızı düşününce…” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sayı çok kolay ama yaşanmışlıklar… Babaannemi, babamın en yakın arkadaşlarını kaybettim. Olaya tanık olan kişilerden ölenler, unutulanlar var. O gün yaşanan olayları unutan insanlar var. Çok büyük bir süre 10 yıl.”

Lokumcu, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Hep söylüyoruz yine söyleyeceğim: Siz varsanız çoğuz, siz yoksanız yokuz. Biz bunu dayanışmayla buraya getirdik, bundan sonra da öyle olacak. Biz ne kadar güçlü olursak bu dava o kadar bilinecek, adalet mücadelesi sürecek.”

Lokumcu Ailesi avukatı Meriç Eyüboğlu ise davaya katılım çağrısı yapıyor. “Sanıkların daha önce yüzlerini görmek kısmet olmamıştı” diyen Eyüboğlu, şunları dile getiriyor: “SEGBİS, teknik olarak buna ne kadar imkân verecek bilmiyorum ama belki elimizdeki onca görüntüdeki kişilerle sanıklar aynı kişiler mi değil mi bunu karşılaştırma şansımız olacak. Doğrudan duruşma salonunda olmamaları kendilerini göremememiz de bir handikap. Ama aynı zamanda ailenin bu cinayeti işleyenleri görmesi adalet duygusu açısından, yüzleşme açısından önemli. Kendilerine soracağımız sorular da var.” Yarınki duruşmaya ilişkin bilgi veren Eyüboğlu, “Metin Hoca’nın oğlu, eşi, kardeşleri ifade verecek. Bunların hepsinin bir günde olması mümkün olmadığı için duruşma en az 2 gün sürecek. Tanıklar, görüntüler gibi kısımlar daha sonraki duruşmalarda olacak” şeklinde konuşuyor.

Avukat Eyüboğlu, Metin Lokumcu’nun öldürüldüğü gün Hopa’da yaşananlara ilişkin video görüntülerine değindi: “Görüntülerde ‘hedef al’ diyen kişinin kim olduğunu bilmiyoruz ama mahkemeden bu konuda işlem yapmasını isteyeceğiz, yapmazlarsa biz yapacağız. Ama kendilerinin re’sen olarak işlem yapması aslında hukukun bir gereği. Bu görüntüleri gördükten sonra bir savcının görevini yerine getirmesi gerekir. Böyle savcılar var mı yok mu hep beraber göreceğiz. Bu görüntüler sadece bizim elimizde değil dava dosyasında da var. Bunlar bilinmeyen görüntüler değil. Bu görüntüleri 10 yıl önce daha ilk başta dava dosyasına sunmuştum. İşlem yapmak isteyen, dava açmak isteyen bir savcının zaten elinin altındaydı.”