Gündem
Meslektaşları Can Atalay’ı yalnız bırakmadı
16 Ağustos 2023 14:43
İktidarın 2013 yılında Gezi Parkı’na AVM yapılması girişimine karşı kurulan Taksim Dayanışması’nın avukatlığını yürüten Avukat Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde TİP’in Hatay Milletvekili Adayı oldu.
Seçim sonuçlarına göre, Meclis’e girmeyi hak kazanan ve hukuken tutukluluğunun son bulması gereken Atalay, iktidarın engellemeleriyle cezaevinde tutulmaya devam ediliyor.
TİP’in tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay’ın avukatları Silivri Cezaevi’nde açıklama yapıyor.
Avukatların yaptığı açıklamalar şöyle:
“Can Atalay meslektaşımız seçilmiş milletvekili 2,5 ayı aşkın süredir hala cezaevinde tutuklu. Biz Can’ın arkadaşları, meslektaşları olarak bir çalışma yürütüyoruz. Bu haksızlığın, hukuksuzluğun ortadan kalkması için bir mücadele yürütüyoruz.
Bugün 30’u aşkın avukat arkadaşımızla toplu bir ziyaret gerçekleştirdik. Ve bu ziyaretin ardından da geldiğimiz noktayla ilgili bir basın açıklaması yapacağız.”
Basın açıklamasını Avukat Halis Yıldırım yaptı. Yıldırım’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Can Atalay’ın arkadaşları, meslektaşları olarak Gezi Davası’nda tutuklu olarak Marmara Kapalı Cezaevi’nde tutulan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay ve diğer arkadaşlarımızı az önce ziyaret ettik.
Kendileriyle görüşmemizde hukukla, yasayla pek bir bağı irtibatı kalmamış olan siyasi tutuklu sürecine dair karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk.
Yargıtay 3. ve 4. Ceza Daireleri’nin Anayasa Mahkemesi’nin aynı konudaki yerleşik kararlarına karşın Can Atalay’ın milletvekili seçilmesini serbest bırakılması için yeterli bir hukuk nedeni olarak görmemesini anayasanın açık ve emredici hükmünü görmezden gelerek ancak kendisinin hukuka uygun bulduğu anayasa mahkemesi kararlarına uyacağı, kendisinin uygun görmediği anayasa mahkemesi kararlarına uymayacağı anlamına gelen gerekçesini hayretle okuduk.
Anayasanın 153. maddesinde anayasa mahkemesinin kararlarının kesin olduğu ve yargı organlarının da bu kararlara uymak zorunda olduğu açık ve net olarak yazılmıştır.
Hukukun ve anayasanın öngördüğü bariz bir kuralın bu şekilde ters yüz edilmesini avukatlar olarak içimize sindirmemiz mümkün değildir.
Atalay, aynı haksızlığa ve mağduriyete maruz kalmış diğer milletvekilleri gibi bireysel başvuru hakkını kullanarak konuyu anayasa mahkemesine götürmüştür.
Emsalleri ortada diğer milletvekilleri gibi arkadaşımız Can Atalay bakımından da pek muhtemel aynı süreç yaşanacak ve aynı sonuç çıkacaktır.
Anayasa Mahkemesi bu durumdaki milletvekillerine ilişkin iştadında şunu söylemektedir: Bir milletvekili hakkında seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olsa dahi hakkındaki suç isnadı anayasanın 14. maddesinde durumlar kapsamındadır denilerek yargılamaya devam edilemez, tutuklanamaz. Anayasanın 14. maddesindeki durumların kapsamına hangi suçların girip girmediği belirsizdir. Ve bu belirsizlik yargı organları tarafından giderilemez. anayasa mahkemesinin bu açık iştadına karşın Atalay’ın tutukluluğunu ve yargılamasını devam ettiren yargıtay il ceza dairesi kararları açık bir anayasa ihalidir. Bir hukuk devletinde yargı makamları dahil herhangi bir kurum ve kişi beğenmediği ya da uygun görmediği bir yasa hükmünü yanlış bulduğunu söyleyebilir ama ben buna uymuyorum diyemez.”