Bizimle iletişime geçin

Süleyman Çelebi

Adalet; Eşitlikçi, Özgürlükçü, Laik, Demokratik
Türkiye’yi Kazandığımızda Gelecek!

04 Mayıs 2022 20:44

Özgürlüğe, eşitliğe, adalete, barışa ve kardeşliğe susayanlar… Yaşamını
sömürüsüz bir dünya kurmaya adayanlar… Komşusu açken kendisi tok olmayı
vicdanına yediremeyenler… Sokaklarda binlerce insanın dilenmesine, emeğiyle
geçinenlerin dilencileştirilmesine sitem edenler… Emeğinin ve alın terinin hakkını
hilebaza, düzenbaza, yağmacıya yedirmeyenler… İnsanı malıyla, mülküyle, cinsiyle,
ırkıyla ayırmayanlar… Zalimin karşısında, mazlumun yanında olmayı erdem bilenler…
Sizlere selam olsun.
Öğretmenleri alınmış kürsüler, insanlık ideali dersinde yumruğunu havaya
kaldırmaktan usanmayan ve ideallerinden ödün vermeyen öğrenciler… Sizlere selam
olsun.
Bu ülkenin münafığa boyun eğmeyen, ırgadı, esnafı, madencisi, kadınları,
erkekleri, hapishaneleri, işçileri, işsizleri, realist şairleri… Sizlere selam olsun.
Sizlere selam olsun hürriyeti yazan eller, dizen eller… Sana selam olsun,
zincirin zulmün kar etmediği, kırbacın kar etmediği büyük tahammül!
Sizlere selam olsun “Benim kâbem insandır.” diyenler… Ve sizlere selam olsun
farklılıklarını zenginlik olarak görenler… Birliğe, dirliğe, bir olmaya “Merhaba”
diyenler…
Mavi gökyüzü ve geleceği karartılmak istenen çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek,
işçi, işsiz, emekçi, sanatçı, doktor, mühendis, Alevi, Sünni, Hanefi, Süryani, Kürt,
Türk, Çerkez, Gürcü, Arap… Doğuştan aldığı özellikleri burada sıralayamadığım, ama
insan olmasından kaynaklanan özelliğiyle yüreği özgürlük, eşitlik, barış, kardeşlik ve
adaletten yana çarpan tüm kardeşlerim; sizlere ömrü hayatı emek hareketinde geçen
ve bu topraklarda yaşayan insanların mutluluğu için mücadele etmeye çabalayan bir
kardeşiniz olarak seslenmek, sizlerle dertleşmek, düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
“Bir dokun bin ah işit.” diye özlü bir sözümüz var. Bu nedenledir ki “Adalet
Yürüyüşü” bir kişiyle başlayıp milyonların katılımıyla doruğa çıkmıştır. Hayalimiz
adaletse, yaramız adaletsizliktir bizim. Bu forum, yaralarımıza derman bulmaya
çalıştığımız gayretlerimizden biridir. O nedenle de ben, önce yaralarımızı tarif etmeye
çalışıp sonra da merhemi nerede aramamız gerektiğini anlatmaya çalışacağım.
Sevgili Dostlar;
Gerek genç bir işçi olduğum, gerek işçi sınıfı mücadelesinde bir sıra neferi
olduğum, gerek sendikal yönetimlerde ve gerekse de meclis kürsüsünü emeğin
kürsüsü olarak kullanmaya çalıştığım dönemleri toplarsam, ülkemizin son kırk yılına
tanıklık ettim ve bu dönemde gördüğüm gerçek şudur:

Eşitsizliğin, yoksulluğun ve sömürünün olduğu yerde “adaletten”
bahsedilemez!
Adalet olsa eşitsizlik, adalet olsa yoksulluk, adalet olsa sömürü olmaz.
Eşitsizliğin ve sömürünün olduğu yer ve zamanda eğer birileri adaletten söz
etmeye çalışıyor ve başka birileri de bu sesi kısmaya hatta susturmaya çalışıyorsa bu
orada adalet olmadığı içindir.
Bunları zaten hepimiz biliyoruz ve yaşadık, yaşıyoruz…
Bir ülkede eğer adaletsizlikler varsa ve inkar ediliyorsa, o ülkede egemen
edepsizdir ve egemenin edepsiz olduğu o ülkede edepsizlik egemendir!
İşte bu edepsizliğin, eşitsizliğin, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin egemen
olduğu bu dönemde şunu sormak istiyorum:
Bu edepsizliği, eşitsizliği, hukuksuzluğu ve adaletsizliği ispat etmeye
çalışmakla mı geçecek ömrümüz?
Biz işçi ve emekçiler olarak yıllarca sesimizi duyurmaya çalıştık siyasi
iktidarlara, fakat sesimizi duymadılar.
Azınlık olduğumuz için bizi duymadıklarını düşündük önce. Yıllarca canla
başla çalışıp kitleselleştik. 1935’ten 1976’ya kadar yasaklı olan, işçi sınıfının Birlik,
Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ı Taksim Alanı’nda 300 bin emekçiyle
kutladık. Bir yıl sonra, 1 Mayıs 1977’de 500 bin emekçiyle alana girdiğimizde katliama
uğradık. Biz “Sesimizi duymadılar daha yüksek bağıralım!” derken, aslında onlar
bırakın sesimizi duymalarını, işçi sınıfının gümbür gümbür gelişini görmüşler ve
önlemlerini almışlardı bile.
Aradan kaç yıl geçti… 1 Mayıs 1977 katliamına ilişkin açılan tek dava, mağdur
olan işçilere açılan davadır. Bugüne kadar hiçbir iktidar bunun üzerine gitmediği gibi,
gitmek isteyenler engellenmiştir.
Çorum, Maraş, Bahçelievler, Beyazıt, Gazi, Sivas, Suruç ve 10 Ekim
katliamları da böyledir.
İki kutuplu dünyadan tek kutuplu globalizme geçilen 90’lı yıllarda pek çok
ülkede ‘Soğuk Savaş’ döneminin devlet örgütü “Gladyo”lar açığa çıkarılıp
yargılanırken, ülkemizde Kontr-Gerilla olarak bilinen derin devlet örgütünün üzerine
hiçbir zaman gidilmemiştir. Çünkü ülkemizdeki iktidarlar, koltuklarını korumak için
hem bu örgütlere hem de anti demokratik yasalara sırtlarını dayamışlardır.
Bizler emek örgütleri olarak demokrasiye ne kadar ihtiyaç duymuş ve her
defasında siyasi iktidarlardan kendi koydukları yasalara önce kendilerinin uymalarını
istemişsek; siyasi iktidarlar da otoriterliğe ve anti demokratik yasalara o kadar bel
bağlamışlardır.
AKP de bunlardan farklı değildi gözümüzde. Halka cennet vaat ederek iktidara
gelip cinnet geçirttiler.

12 Eylül’den kalma sendikal yasaklara sarıldılar. Zaten kağıt üzerinde olan
toplu sözleşme, örgütlenme ve grev hakları; toplu sözleşme, örgütlenme ve grev
yasaklarına dönüştü.
2008’de AKP’ye açılan kapatma davasına biz emekçiler demokrasi
anlayışımızdan dolayı karşı çıkarken AKP, iktidarını tesis etmeye başlarken
sendikaları da kapatmaya, iş yasasındaki haklarımızı birer ikişer yok etmeye başladı
ve iktidarlarını sağlama aldıkça da emeğin kazandığı haklara pervasızca saldırılara
devam ettiler. Bütün bir Cumhuriyet dönemi boyunca halkın kaynaklarıyla kurulmuş
Kamu İktisadi Kuruluşları ve varlıkları özelleştirmelerle sermayeye peşkeş çekilirken,
sağlık, sigorta, emeklilik hakları gasp edilerek, piyasalaştırıldı. Esnek üretim adı
altında emeğin tüm kazanımları yok edildi, kölelik büroları kuruldu. Sendikal
örgütlenme, hak ve özgürlüklerini zaten tanımayan AKP iktidarı özelde ve kamuda
yandaş sarı sendikal örgütler kurup, sınıf ve kitle sendikacılığını tasfiye etmeye
soyundu. AKP bunu yapmaya başlayınca biz şunu söyledik:

12 EYLÜL’DE GÜLENLER 12 EYLÜL’Ü SÜRDÜRÜYOR!
Gerçekten de 12 Eylül, çalışma yaşamında katmerlenerek sürdürülüyordu.
DİSK-AR’ın yaptığı araştırmaya göre bugün çalışan kayıtlı nüfusun yüzde 10’u
sendikalıdır ve sendikalıların yüzde 95’i ise toplu sözleşme hakkından
yararlanamamaktadır.
Grevlerin Bakanlar Kurulu kararlarıyla ulusal güvenlik gerekçesiyle
ertelendiklerine çok tanık olduk. Bursa’da metal işçilerinin direnişlerini kırmak için
camilerde sermaye güzellemesi yapan hutbelere tanık olduk. Daha geçen gün ise,
DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grevinde bizzat jandarma güçlerinin grevdeki
işçileri gözaltına alıp yasaları çiğneyerek fabrika TIR’larının geçişini sağlayıp, grev
kırıcılığına da tanık olduk. Aslında cihatçılara silah sevkiyatı yapan TIR’lardan sonra,
yasadışı sermaye sevkiyatı yapan ikinci TIR vakasıdır bu!
İslamcılık sosuna bulandırılmış neoliberal politikalarıyla emeği sermaye
karşısında tamamen silahsız bırakan AKP iktidarının daha pek çok icraatına tanık
olacağımız kesindir.
Şimdi, AKP’nin emek düşmanlığı politikalarını toparlayacak olursam:
 12 Eylül’ün sendikal yasaklarına sahip çıkan
 Sendikasızlaştırma politikasını uygulayan, sendikaları kapatan
 Çalışanlara mezarda emekliliği dayatan
 Genel sağlık sigortasını yok eden
 Taşeronlaştırma, sözleşmeli personel, evden çalışma yöntemleriyle Esnek
Üretim adı altında sömürüyü katmerleştiren
 Özel İstihdam Büroları’yla işçiyi köleleştiren
 İşsizlik Fonu adı altında emekçilerden topladığı trilyonları sermayeye kaynak
olarak aktaran
 Kamu çalışanlarına günlük 3,5 lira artışı mubah gören

 Bütçede emekçileri, çalışanları değil, sermayeyi gözeten
 Uyguladıkları neoliberal ekonomik politikalarla beyaz yakalıları da işçileştiren
 İş cinayetlerine davetiye çıkartan, göz yuman
 İşçilerin, emekçilerin birikmiş kıdem haklarına göz koyan
 İktidara gelirken ittifak kurdukları “paralel yapılanma”ya ne istediyseler veren
ama emekçiler ne istediyse vermeyen
 KHK darbeleriyle yüz binlerce emekçiyi açlığa mahkum eden politikalarıyla,
AKP’nin kimden yana ve nasıl bir sistem istediği bizce çok açıktır!
Sıraladığım maddelerle ilgili rakamlar vererek zamanınızı harcamak
istemiyorum. Son 3 ayda 582 işçinin iş cinayetiyle katledildiğini, daha önce katledilen
on binlerce işçinin hesabı sorulmadığı gibi, cinayetleri “fıtrat” olarak gören bu siyasi
iktidarın süren politikalarıyla bundan sonra da cinayetlerin artarak süreceğini
hatırlatmak isterim sadece ve şundan da son derece eminim ki gözünü para hırsı
bürümüş bu iktidarın yeni düzeninde işçi düşmanlığının ve cinayetlerinin sonu
olmayacak!
Sevgili Dostlar;
Şimdi bazı konularda kısaca birtakım rakamlar vermek istiyorum.
En varlıklı yüzde 1’lik kesiminin toplam servetin yarısından fazlasına sahip
olduğu Türkiye;
 Dünyada “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”nde 113 devlet arasında 99. sırada..
 İnsani Gelişme Endeksi’nde 188 ülke ve bölge arasında 71. sırada..
 OECD’nin 2016 Eğitim Endeksi’nde Türkiye 38 OECD üyesi ülke arasında 35.
sırada.. Yani sondan 4’cü..
Diğer taraftan ülkemizde;
 OHAL darbesiyle kamuda muhalif kesimlerin tasfiyesi yüz binlerle ifade
ediliyor..
 140 gazeteci hapishanede..
 Gerçek işsizlik oranı yüzde 19,5..
 Kadın işsizliği son 7 yılın en yüksek rakamlarına ulaştı: Yüzde 25
 Genç işsizliği yüzde 21,4’e yükseldi..
Evet bunlar yükselen rakamlar ve bunlarla paralel olarak yükselen diğer
rakamlarımız da şunlar:
 Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğü’nün paylaştığı bilgilere göre,
38’i 2016’da olmak üzere son on yılda ülke genelinde toplam kapasitesi 134
bin 162 kişi olan 139 yeni cezaevi kuruldu..
 6 yılda yüzde 92 artışla 284 bini aşan Özel Güvenlik sayısı TSK’dan sonra
ikinci silahlı güç durumunda.

Örnekler çoğaltılabilir. AKP iktidarının 16 yılda ülkemizi getirdiği uçurum kısaca
budur. Ülkemiz koyu bir karanlığın içinde debelenmektedir. Burada üzerinde
durulması gereken husus, başta da sorduğum soruyla ilintilidir:
“Bu edepsizliği, eşitsizliği, hukuksuzluğu ve adaletsizliği ispat etmeye

çalışmakla mı geçecek ömrümüz?”

Elbette HAYIR!
Sevgili Kardeşlerim;
Siyasi iktidar, en yetkili ağızlarından Türkiye’de sistemi de düzeni de
değiştirdiklerini, hatta daha da ileri giderek yeni bir devlet kurduklarını ve “AKP
Başkanının” kurucu lider olduğunu ilan ettiler. Zaten AKP Genel Başkanı da 2015’te
“İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sisteminin değiştiğini”
bizzat ifade etmişti. Az evvel verdiğim rakamlar da zaten bu değişimi ifade ediyor.
Bir şeyin ismi en son değişir! Kimilerimiz bu değişimin adına başkanlık,
kimilerimiz ılımlı İslam, kimilerimiz despotluk/hanedanlık, kimilerimizse faşizm diyor.
İsmi ne olursa olsun, ne konulursa konsun, yaşadığımız sonuç değişmez.
Değişmesi, değiştirilmesi gereken şey bu düzendir ve yapılması gereken şey
de emekçi halkımızı bu gaddar düzene karşı, bu düzenin zulmüne karşı
örgütlemektir.
Bu gerici, şoven, cinsiyetçi, otoriter, baskıcı, hukuksuz ve adaletsiz düzene
karşı milyonlara güven veren, sahici, inandırıcı bir muhalefet hareketini örgütlemektir.
Sevgili Dostlar;
Anadolu’nun çok kültürlü, çok kimlikli, bir arada yaşamanın önemini ve
rengarenk toplumsal yapısını göz önünde bulunduracak olursak, 2019 seçimleri için
“Adayımız kim olacak?” sorusu yanlış bir soru ve yanlış bir duruş olacaktır. Bu politika
daha önce denendi ve yanlışlığı görüldü. Buna benzer bir yanlış tavrı sürdürmek,
AKP politikalarına yandan destek olmakla eşdeğerdir. Doğru tavır ise “Nasıl bir ülke
istiyoruz?” sorusuna vereceğimiz yanıtla ortaya çıkacaktır. Özgürlükçü, eşitlikçi, adil,
laik, barış ve kardeşliğin egemen olduğu bir ülkede yaşamak istiyorsak; bunun
dinamiklerini içinde barındıran bir yol haritası çizmeliyiz. Bu yol haritasını
çıkardığımızda emin olun ki adayımız/adaylarımız da vücut bulacaktır.
Sevgili Arkadaşlar;
Faşizmin hüküm sürdüğü Mussolini İtalya’sında, işçiler özgürlük talebiyle greve
çıktığında Mussolini onlara “Sizin özgürlüğe değil ekmeğe ihtiyacınız var.” demişti.
Evet, işçilerin bugünün Türkiye’sinde de ekmeğe ihtiyaçları var ama, karşılığında
özgürlüklerini verecekleri bir ekmeğe değil!
Adalet; eşitlikçi, özgürlükçü, laik ve demokratik Türkiye’yi kazandığımızda

gelecek.

Arayış Dergisi, 2017 | Eylül

Devamını Oku
Siyaset3 hafta önce

Erdoğan A takımını değiştirecek: AKP’de kritik gün salı!

Yerel3 hafta önce

İEF’te 30 Ağustos coşkusu Mert Demir’le yaşandı

Gündem3 hafta önce

CHP’li Özel: Kentsel dönüşüm için uyarı düdüğü çalacağız

Gündem3 hafta önce

AKP’li Özlem Zengin’den ‘Dilruba’ açıklaması: ‘Üzgünüm’ demesini beklerdim’

Gündem3 hafta önce

AKP’li Ömer Çelik’ten, Özgür Özel’e ‘Dilruba Kayserilioğlu’ tepkisi: ‘Protokolde ağırlanması kabul edilemez’

Siyaset4 hafta önce

CHP’de Tüzük Kurultayı Öncesi ‘Birlik’ ve ‘İktidar’ Vurgusu

Siyaset4 hafta önce

CHP’ye ‘elitist’ diyen Erdoğan, koruma ordusuna 2,4 milyar harcıyor

Siyaset4 hafta önce

‘Züppe’ İfadesi İçin Emsal Karar: Hakaret Sayılmıyor

Gündem4 hafta önce

FETÖ’nün Kilit İsimlerine Yönelik Operasyon: 3 Şüpheli Yakalandı

Gündem4 hafta önce

Ali Yerlikaya: İstanbul’da 2 ayrı organize suç örgütü üyesi 11 şüpheli tutuklandı

Siyaset4 hafta önce

CHP’li Gürer: Ürün hasadından önce önlem alınmalıdır

Sağlık4 hafta önce

İstanbul Havalimanı’nda M Çiçeği Alarmı: 11 Afrika Ülkesi Takip Altında

Ekonomi4 hafta önce

Dolar/TL’de Yeni Bir Eşik Aşıldı: Tarihi Rekor Yenilendi!

Siyaset4 hafta önce

TCDD’de hizmet alımı yoluyla çalışana kadro yok

Kültür-Sanat1 ay önce

Melisa Sözen’den Hedef Gösterilmesine Sert Tepki: “Linç Kültürünün Bir Parçası Olmayın”

Siyaset1 ay önce

Ekrem İmamoğlu: “Kemal Bey ile Sorunum Olabilir mi?”

Sağlık1 ay önce

Son Dakika: Ankara’da Maymun Çiçeği Karantinası İddiaları

Türkiye1 ay önce

Milli Savunma Bakanlığı’ndan Önemli Açıklamalar

Gündem1 ay önce

Narkoçelik-33 Operasyonlarında Büyük Başarı: 1,5 Ton Uyuşturucu Ele Geçirildi

Siyaset1 ay önce

Pazarcı esnafı: İki karpuz satıp bir litre mazot alıyorum

Siyaset2 yıl önce

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan yeni video

Türkiye2 yıl önce

Son Dakika: Yargıtay’dan Canan Kaftancıoğlu kararı

Ekonomi2 yıl önce

Darphane, 2 TL’lik madeni para basmak için hazırlık yapıyor

Siyaset9 ay önce

Rahmi Koç uçağını satışa çıkardı

Gündem2 yıl önce

Konya Teknokent’te Metaverse Buluşması

Gündem2 yıl önce

Bülent Ecevit ve Arayış

Gündem3 yıl önce

Arayış, yandaşların “100 bin TL’lik otel” haberini boşa çıkardı: ‘O paraya oda yok’

Gündem3 yıl önce

“AKP neden, umutsuzluk sonuçtur!”

Gündem3 yıl önce

Akıllara durgunluk veren kaza!

Gündem2 yıl önce

Canan Kaftancıoğlu cezaevine girecek mi?

Magazin3 yıl önce

Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayetine ilişkin yeni ayrıntılar

Magazin2 yıl önce

Aynur Aydın'dan 'sevgiliye çıplak fotoğraf' yorumu

Gündem2 yıl önce

İmamoğlu Ne Yapıyor?

Siyaset2 yıl önce

Ümit Özdağ’ı üzecek açıklama CHP’li Gürsel Tekin’den geldi: “CHP tabanında iki isim var”

Magazin3 yıl önce

İlk kurşun masa altından gelmiş! İşte Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayetinin nedeni ve detayları

Gündem2 yıl önce

Gülşen’in ev hapsi sona erdi

Eğitim3 yıl önce

ÖĞRETMEN ATAMA SONUÇLARI AÇIKLANDI! 2022 Sözleşmeli öğretmenlik tercih sonuçları sorgulama ve taban puanları

Siyaset7 ay önce

İBB Kent Lokantaları ramazanda açık olacak mı?

Magazin3 yıl önce

Ece Erken ilk ne söyledi?

Eğitim3 yıl önce

Konya’da 30 üniversite öğrencisi zehirlenme şüphesiyle hastanelere kaldırıldı

Popüler