Siyaset
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bakanlar Oturumu Açılış Programı’nda konuştu
04 Aralık 2023 13:32
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da; “İsrail’in mevcudiyetini kabul ettiği nükleer silahlar meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail’in atom bombası var mı, var. Ama sorarsan ‘yok’ diyorlar. Biz bunun ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Şu anda Gazze kasabı olan Netanyahu, bir savaş suçlusu olmanın ötesinde kesinlikle Gazze kasabı olarak aynen Miloseviç nasıl yargılandıysa bu da yargılanacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı’na katıldı. Erdoğan burada şöyle konuştu:
“İSRAİL ZULMÜNÜN KURBANLARI ARASINDA 73 GAZETECİ VE 100’ÜN ÜZERİNDE BM GÖREVLİSİ DE VAR”
“7 Ekim’den beri İsrail’in ahlaksız saldırılarına rağmen vatanlarına sahip çıkan Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimi yürekten selamlıyorum. Dünyanın farklı köşelerinde Müslümanca yaşama mücadelesi veren tüm kardeşlerime de buradan muhabbetlerimi gönderiyorum.
Türkiye ve Türk milleti olarak bu yıl Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü sene-i devriyesini idrak ediyoruz. Coğrafyamızda kurduğumuz devletler zincirinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti şanla, şerefle, başarılarla dolu geçen bir asrı geride bıraktı. Maziden atiye uzanan bu kutlu yürüyüşümüzü Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı ile taçlandırmadan durmayacağız.
Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında büyük bir vahşetin yaşandığı bugünlerde sergileyeceğimiz iş birliği çok daha önemli hâle geliyor. İsrail’in 7 Ekim’de başlayan katliamları esir takasları sebebiyle 6 gün süren fasılanın ardından 1 Aralık tarihi itibariyle yeniden hızlandı. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan İsrail saldırılarında 16 binin üzerinde şehit ve 36 binin üzerinde yaralı verildi. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Gazze’de şehit edilen her 3 kişinin 2’sini çocuklar, bebekler ve kadınlar oluşturuyor. Kendilerinden haber alınamayan Gazzeli sayısı 6 bin 500’ü geçti. İsrail zulmünün kurbanları arasında 73 gazeteci ve 100’ün üzerinde BM görevlisi de var. Öyle bir tablo ki, küresel güvenlik ve barışı korumak için kurulan BM kendi çalışanlarını İsrail’in barbarlığından koruyamıyor. Avrupa’sından Amerika’sına kadar insan hak ve hürriyetlerinin savunuculuğunu yapan güçlerin içine düştükleri acziyet ise daha vahimdir.
“BM AKAN KANIN DURMASI NOKTASINDA TESİRLİ OLAMADI”
Gazze küresel sistem açısından bir turnusol kağıdı işlevi gördü. Savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana şahit olduklarımız uluslararası örgütlerden insan hakları kuruluşlarına, batılı demokrasilerden küresel şirketlere pek çok yapının gerçek yüzünü bize gösterdi. BM kurumsal olarak Gazze imtihanından başarısız çıktı. Genel Sekreter sayın Guterres’in samimi gayretleri maalesef bizzat Güvenlik Konseyi üyeleri tarafından sabote edilmiştir. BM Genel Kurulu’nda, burası çok önemli, 121 evet oyu ile kabul edilen karar insanlığın vicdanına tercüman olması bakımından kıymetli bir adımdır. Ancak bu karar BM’nin mevcut yapısı nedeniyle kadük kaldı. Akan kanın durması noktasında tesirli olamadı.
BM’nin Güvenlik Konseyi’nin adaletsiz ve krizlerin çözümünde işlevsiz kalan bu çarpık yapısı bir an önce değiştirilmelidir. Hiçbirimiz bu sistemi kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Hiçbirimiz ‘böyle gelmiş, böyle gider’ diyemeyiz. Artık itirazlarımızı daha gür bir seda ile dillendirmemiz gerekiyor. Müslümanlar olarak ‘daha adil bir dünya mümkündür’ diyoruz. Bu ideal doğrultusunda mücadele etmek sadece kendi vatandaşlarımıza değil, gelecek nesillere karşı da sorumluluğumuzdur.
Zirve’de işgalci yerleşimcilerin ilk kez terörist olarak tanımlanması başta olmak üzere gerçekten kilometre taşı mahiyetinde kararlar aldık. İsrail’in katilliği yanında hırsızlığı da artık uluslararası alanda giderek daha çok dillendirilmeye başlandı. Zirve kapsamında teşkil edilen Dışişleri Bakanları Temas Grubu çeşitli ülkelerde görüşmeler yürüttü. Gazze’de akan kan duruncaya kadar bu görüşmeler devam edecek. Ayrıca başka adımlar da atmamız lazım. İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları dolayısıyla sorumlu tutulmaları bunlardan biridir.
“NETANYAHU GAZZE KASABI OLARAK AYNEN MİLOSEVİÇ NASIL YARGILANDIYSA BU DA YARGILANACAK”
İsrail’in mevcudiyetini kabul ettiği nükleer silahlar meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail’in atom bombası var mı, var. Ama sorarsan ‘yok’ diyorlar. Biz bunun ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Şu anda Gazze kasabı olan Netanyahu, bir savaş suçlusu olmanın ötesinde kesinlikle Gazze kasabı olarak aynen Miloseviç nasıl yargılandıysa bu da yargılanacak. Gazze’nin yeniden imarı ile ilgili hazırlıklara da şimdiden başlamalıyız. İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma politikalarına karşı da çok net bir duruş sergilemeliyiz.
“BUGÜN GAZZE’Yİ SAVUNMAK DEMEK KUDÜS İLE BİRLİKTE MEKKE’Yİ, MEDİNE’Yİ, İSTANBUL’U SAVUNMAK DEMEK”
İslam dünyası olarak Gazze’nin tek bir karış toprağını dahi işgalci İsrail’e bırakmamak hepimizin boynunun borcudur. Bunu sadece Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için değil aynı zamanda kendi güvenliğimiz, kendi toprak bütünlüğümüz için de yapmalıyız. Bugün Gazze’yi işgal edenlerin yarın başka yerlere göz dikeceğini çok iyi biliyoruz. Nitekim bu niyetlerini artık saklama ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Gazze kasabı Netanyahu, meselenin Gazze veya Ramallah olmadığını, yayılmacı hedefler peşinde koştuğunu kameralar önünde bizzat ifşa etti. Dolayısıyla bugün Gazze’yi ve Filistin’i savunmak demek, Kudüs ile birlikte Mekke’yi, Medine’yi, İstanbul’u savunmak, Şam’ı, Beyrut’u, Bağdat’ı ve diğer İslam beldelerini de savunmak demektir.
İslam düşmanlığı Batı toplumlarında veba gibi yayılırken hükümetler tarafından maalesef hiçbir tedbir alınmıyor. Kur’an-ı Kerim’e yönelik alçakça eylemler ifade özgürlüğü kisvesi altında meşru ve masum gösteriliyor. Bu saldırılara göz yumanları mesele Filistin ve Gazze’deki masumların haklarını savunmak olduğunda birden nasıl yasakçı davrandıklarını hep birlikte gördük, görüyoruz. Fikir ve toplanma hürriyeti diyenlerin aslında böyle bir hassasiyetlerinin bulunmadığını biz çok iyi biliyoruz.
“ÜLKELERİMİZ ARASINDA ALTIN BORSASI GİBİ HELAL VE YENİLİKÇİ ÜRÜN ALTERNATİFLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNİ TEŞVİK EDİYORUZ”
Elektronik ticaret ve dijital dönüşüm alanlarının yenilikçiliği teşvik ettiği ve ekonomik büyümede yeni fırsatlar sunduğu aşikardır. Helal gıda meselesi, iş birliğimizi yoğunlaştırmamız gereken çok önemli bir alanı teşkil ediyor. İslam İşbirliği Standartlar ve Metroloji Enstitüsü bu kapsamda yürütülen çalışmalar da hamdolsun ciddi mesafe kat etti. Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu’nun kurulmasını ve ilk toplantısını geçtiğimiz ay gerçekleştirmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Forum kapsamında yapılacak çalışmalar ülkelerimiz arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılar sağlayacaktır. Yine ülkelerimiz arasında altın borsası ve uluslararası yatırım fonu gibi helal ve yenilikçi ürün alternatiflerinin geliştirilmesini teşvik ediyoruz.”
Kaynak:ANKA